19 YILLIK CİNAYETİN SANIĞINA MÜEBBET HAPİS TALEBİ
Alefli köyünde 9 Eylül 2005 tarihinde meydana gelen olayda, hayvan otlatmak için evinden ayrılan Seyfettin Arıcı (57), fındık bahçesinde tüfekle vurularak öldürülmüş ancak katil zanlısı bulunamamıştı. 2022 tarihinde faili meçhul cinayet dosyalarını yeniden ele alan Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Seyfettin Arıcı'nın öldürülmesi olayına karışan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Suç tarihinde jandarma sorumluluk bölgesinde kalan cinayet mahalli ve delilleri yeniden gözden geçiren ekipler, cinayeti maktulle aynı köyde yaşayan Sezai D'nin (56) işlediğini tespit etti. Gözaltına alınan Sezai D., ifadesinde Seyfettin Arıcı ile arasında husumet bulunduğunu ve cinayeti işlediğini kabul etti. Adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
"EMNİYET GÜÇLERİNİN BASKISI İLE SUÇU ÜSTLENDİM"
Olaya ilişkin açılan davanın 6. celsesi Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık Sezai D. ve taraf avukatları katıldı. İlk duruşmadan bu yana emniyetteki ifadesini baskı altında verdiğini iddia eden sanık Sezai D., "Suçsuzum. Yapmadım, yemin ediyorum yapmadım. Emniyet güçlerinin baskısıyla suçu üstlendim. Yuvam yıkıldı, çoluk çocuk perişan oldu. Ben 56 yıldır toprakla uğraşırım, bu yaşıma kadar hakim, savcı nedir bilmem" dedi.
"MÜVEKKİLİMDEN HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE İKRARDA BULUNMASI SAĞLANMIŞTIR"
Sanık avukatı Hüseyin Acurman ise "Soruşturma sürecinde yapılan eksiklikler ve dosya kapsamı ile ilgili önceki aşamalarda sunmuş olduğumuz savunma ve değerlendirmeleri bu aşamada da tekrar ediyoruz ancak soruşturma aşamasında müvekkilin ifadesinin alındığı süreçte müvekkil ile yapılan görüşmede samimi beyanda bulunduğuna dair tutulan tutanakta görüşme saatinin 03.07 olmasına rağmen avukatla görüşme saatinin 02.50 - 03.00 olarak tutanaklarda yer almasının da çelişki olduğunu belirtmek istiyoruz. Dolayısıyla müvekkilin ifadesinin alınmasından önce hukuka aykırı şekilde ikrarda bulunmasının sağlanması akabinde ifadesinin alındığı ve bu süreçte de vekaletli avukatı bulunmasına rağmen kollukta CMK uyarınca hazır bulundurulan avukat huzurunda ifadesinin alındığını belirtmek istiyoruz" şeklinde konuştu. Avukat Acurman, savunmasını şöyle sürdürdü: "Müvekkilin soruşturma aşamasındaki ifadelerinde yer alan ikrarın hukuka uygun şekilde elde edilen ifade neticesinde alınmamış olduğunu belirtmek istiyoruz. Yine soruşturmanın başlangıcında müvekkil hakkında Kandıra Savcılığı'nca verilen takipsizlik kararının, Kocaeli Sulh Ceza Hakimliği tarafından kaldırılmış olmasının da yetki kuralının ihlali ve CMK 172/2 maddesine aykırılık niteliğinde olduğunu belirtmek istiyoruz. Netice itibariyle bu aşamada öncelikle durma kararı verilerek bahsi geçen eksikliğin giderilmesinden sonra yargılamaya devam edilmesi ve dolayısıyla bu aşamaya kadar toplanan delillerin de kovuşturma- soruşturma şartı bulunmadan toplanmış olması nedeniyle hükme esas alınamayacağını da belirtmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
EMNİYETTE İKRARDA BULUNULDUĞUNA DEĞİNİLDİ
Cumhuriyet savcısının mahkemeye sunduğu mütalaasında, maktulün öldürülmesiyle ilgili olarak yapılan soruşturma aşamasında, ilk başta herhangi bir delile ulaşılamadığı ancak sanık Sezai D'nin samimi beyanda bulunacağını belirtmesi üzerine, emniyette müdafi huzurunda 30 Kasım 2022'de alınan ifadesinde olayın işleniş şeklini ve neden işlediğine dair açıklayıcı, ayrıntılı beyanlarda bulunduğu belirtildi. Mütalaada "Sanık, 17-18 yaşlarındaki kızının kaçması nedeniyle suçlanmasından dolayı sanığa kin duyduğunu, maktulün kendisine kötü davrandığını ve yaşadığı psikolojik durumu içine attığını ifade etmiştir. Daha sonra maktulü yalnız gördüğünde anlık bir kararla öldürmeye karar verdiğini ve av tüfeğini alarak maktulü öldürdüğünü belirtmiştir" denildi.
Sanığın üzerine atılı silahla kasten öldürme suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını talep edildi. Mütalaada sanığın, 30 Kasım 2022 tarihinde müdafii eşliğinde alınan beyanında bu ayrıntılı ifadelerini samimi olarak tekrar ettiği, sulh ceza hakimliğinde yapılan sorgusunda da benzer beyanlarda bulunduğu belirtildi. Sanığın müdafiilerinin, emniyette, savcılıkta ve sulh ceza hakimliğinde sanığın alınan beyanlarında yanında bulundukları ve herhangi bir itirazda bulunmadıkları, dosyada buna ilişkin müdafilerin herhangi bir beyanının yer almadığı, sonradan yapılan ve ileri sürülen hususların savunma geliştirmeye yönelik olduğunun değerlendirildiği de mütalaada kaydedildi. Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, sanığın Seyfettin Arıcı'yı kasten öldürme suçunu işlediğinin, müdafilerin katıldığı aşamalarda alınan beyanlarıyla sabit olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı silahla kasten öldürme suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.
"AVUKATLARIN BEYANLARINDA İKRARIN ETKİ ALTINDA ALINDIĞININ DÜŞÜNÜLDÜĞÜNE DAİR BEYANLARI MEVCUTTUR"
İddia makamının görüşüne katılmadığını belirten sanık müdafi Hüseyin Acurman, "Özellikle soruşturma aşamasında ifade de hazır bulunan müdafiilerin bu süreçte dosyaya herhangi bir çekince ya da şerh koymadıklarına dair mütalaaya katılmıyoruz. Avukatların beyanlarında ikrarın etki altında alındığının düşünüldüğüne dair beyanları mevcuttur. Esasa ilişkin savunmamızı sunmak üzere süre talep ediyoruz" şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına duruşmanın ertelenmesine karar verdi. Sanık Sezai D., ilk duruşmadaki savunmasında şu iddialarda bulunmuştu: "Polisler beni evden alarak karakola götürdü. Cinayeti benim işleyip işlemediğimi sordular. Cinayeti işlemediğimi söyledim. 1986 yılında köyde Seyfettin'in kızı 2-3 saatliğine kaybolmuş, bunu benden bilmişlerdi. Bu olay sebebiyle aramızda küslük olmuştu ancak olayı uzatmadan barışmıştık, husumetimiz yoktu. O yıllarda küslüğümüz olduğu için cinayette ben hedef oldum. Olay tarihinde de jandarmaya ifademi vermiştim. Bunu polislere anlattım, beni darp ettiler. Söylenmeyecek lafları söylediler, psikolojim çok bozuldu. ‘Eşini, çoluk çocuğunu alacağız şiddet uygulayacağız' dediler. Avukatıma da bir şey de söyleyemedim çünkü ailemle tehdit ettiler. Bunun üzerine ‘Ben yaptım' dedim. Nasıl ifade verdiğimi bile hatırlamıyorum. 1986 yılından 40 sene geçmiş. 40 seneden bu yana Seyfettin ile aramızda husumet mi kalır?"