Kimileri gömülürken kimileri ekilir. Nedendir bunun değişimi? Kişi kendi yerini kendi belirler derler ya öyle işte. Yaşadığımız hayatlar ve bıraktığımız izlerdir, nasıl anılacağımızı belirleyen.
Merhum indirilince ebedi mekanına toprak atılmaya başlanır. Her atılan toprak bambaşka şekilde atılır. Toprağı atan herkesten yaş süzülür incecik, bazen içine bazen dışına. Bir iç muhasebe anıdır toprak atmak. Anıları gömmeli mi bu atılan toprak ile yoksa kalbe ekmeli mi? Nasıl bir insandı yavaş yavaş ham maddesi olan toprağın altına yerleşen kişi? Ne tuhaftır ki artık adı bile kalmamıştır! Evi, cenaze evi; adı, mefta/merhum olmuştur... (Öldükten sonra senden alınacak ilk şey adındır. O nedenle öldüğünde sana cenaze derler. Kimse seni isminle çağırmaz. Sana namaz kılmak için geldiklerinde adını sormaz, cenaze nerede diye sorarlar.) Onu o yapan değerleri bir bir yok olmuş yalnızca niyetler kalmıştır. Onunla giden de geride kalanların fikrinde de yaşadığı ve yaşattığı gibi her daim hareketlerine sebep olan niyetidir. İşte böyledir; kimi insanların açılmamak üzere perde çekilirken kimileri her daim yaşar ölüyken dahi kalplerde. Dikkat edin dokunduğunuz kalplere. Hiçbir kalbe yara olmayın, ölmeden ölmek istemiyorsanız. Eğer bir gün gömülmek ve silinmek istemiyorsanız ve keşke hayatıma teyet geçseydi de değmeseydi bana denen insan olmak istemiyorsanız...
Şimdi durup düşünelim: Biz nasıl insanlarız? Dokunduğumuz hayatlarda nasıl izler bıraktık?
Güzel izler bırakmamız ve kalplere ekilmemiz ümidi ile!