23 yıldır hiç değişmedi. Ateş her zaman ki gibi düştüğü yeri yaktı...
Yine gözlerimiz doluyor, yine o günlere geri dönüyoruz ve biz o günleri asla unutamıyoruz.
O günlerdeki manzara çok farklıydı. Marmara bölgesi adeta yerle bir olmuştu.
Bir çok kişinin ya akrabası ya yakını ya da yakınının yakını mutlaka hayatını kaybetmişti.
Yani acı ortaktı...
O günleri unutmamız, unutturmamız mümkün değil. Çünkü hayatta en çok sevdiğim, değer verdiğim ve benim yaşamımda çok önemli olan ağabeyim Hüseyin Demiray, yengem Canan yeğenlerim Seyit, Serhat ve Sercan’ı o depremde kaybettim.
Her 17 Ağustos olduğunda aynı yüzler aynı kederi ve hüznü yine ortak paylaşıyoruz. Duygularımız ortak, hüzünlerimiz ortak.
İşte bugün de o günlerin yaşanmaması için önlem almak zorundayız ama bugün baktığımızda her şey belki de tam olarak algılanamıyor.
Bugün ne söylesek ne desek boş belki ama yine de o günleri unutmayalım, unutturmayalım ki aynı acıları gelecek nesiller yaşamasın.
Bizlerin yaşadığı travmaları onlar yaşamasın.
Elbette hayatımıza devam ederken ne yaşadığımız acıları asla unutmuyoruz lakin onlardan ders alarak hayatımıza devam etmek zorundayız.
Bu acılar bizleri bazen daha olgunlaştırıyor.
O gün yaşadığımız acı bugün aynı acı.
Bir kez daha başta ağabeyim, yengem, yeğenlerim olmak üzere 17 Ağustos 1999’da depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Mekanınız cennet olsun...
Allah’ım bizlere bir daha o acıları yaşatmasın diye dua ediyorum.
Elbette dua edeceğiz önlemimizi de alacağız….