Asrın felaketi olarak değerlendirilen 1999 depremini yaşayalı tam bugün 22 yıl oldu.
O günleri bir kez daha belki de bir çoğumuz anımsamak istemez ama ben o günü hiç unutmuyorum o büyük felaket yaşanırken vatani görevimi yapıyordum.
Lakin ertesi gün Kocaeli’ye Yalova tarafından geldiğim an Rabbimin bu felaketi bizlere ne için verdiğini de bir taraftan düşünmeden edemedim gördüğüm manzara karşısında o an dehşete kapılmamak elde değildi.
Ama bizler inancımız gereği her şeyin Allahtan geldiğini bildiğimiz için asla isyan etmedik.
Elbette herkes gibi bende yakınlarımı hem de en yakınımda olan ve hayatta çok değer verdiğim ve bu mesleğe başlamama vesile olan abim Hüseyin Demiray yengem Canan ve yiyenlerim Seyit Abdulkadir Geylani,Serhat ve Sercan Demiray yani 5 kişiyi toprağa koymanın acısı ve hüznünü uzun bir süre yaşadım ve 22 yıldır hala acıları taze hala yaşıyorum.
Benim gibi bir sürü insanda aynı duyguları paylaştığını ve bir çoğumuz da derin yaralar bıraktığını biliyoruz.
Ama en acı vereni de hala bugün o yaşadıklarımızdan ders almadığımızı görmekteyiz.
Neden diyecek olursak bir çok kişinin hırsının kurbanı olarak yapılan işlerden hem daha fazla para kazanmak hem de insan hayatını hiçe sayan işler yaptıklarını duymak görmek te bizleri daha fazla yaralıyor.
Çünkü bizlerin gerçekten canı yandı yani o depremde insanları aslında deprem değil de uygun kurallara göre yapılmayan binalar öldürdü.
Elbette bazı şeyler sebeptir bunu bilmekle beraber Allah(c.c)bizlere verdiği iradeyle bir çok şeyi yapa biliyoruz o nedenle de her şeye de nasipti demek ve sonrasında hiç bir şey yapmamak ta bir isyandır.
Allah’ın verdiği aklı ilmi doğru bir şekilde kullanmak gerekir.
Elbette bugün biraz daha bu konuda bilinçlendik ama tarihe bakıldığında Türkiye deprem kuşağında yer alan bir ülke özellikle her 30 senede birde Marmara da deprem olmakta ve Türkiye’nin başka bölgelerinde de aynı şekilde depremler yaşanmaktadır.
Bizlerde belki de Merkez üssünün Gölcük olduğu asrın felaketi deprem olana kadar deprem nedir diye sadece televizyonlardan izlerdik ama ondan sonra sadece ülkemizde değil başka ülkelerde de olsa yine acısını içimizde hisseder olduk.
Birde bu depremden sonra ortaya çıkan bir iş dalı ile ilgilide biraz serzenişte bulunmak istiyorum.
Deprem sonrası yeni bir iş dalı olan ve zeminin sağlam olup olmadığını kontrol etmek için zemin etüt firmaları ortaya çıktı ve bu işi yapmaya başladılar lakin aldığımız duyumlar ve bilgiler hiçte kuralına uygun bu işi yapmadıklarını ortaya koymaktadır.
Lakin bu konuda Devlet yetkililerin bu firmaları denetlemedikleri yeterince bu firmaları kontrol etmedikleri için Yarın bir gün bir felaket yaşanması durumunda gerçeği anlamak istememekteyiz.
Onun içinde bugünden buradan söylüyorum zemin etüdü firmalarını kontrol noktasında yaptıkları işlerin eksiklikleriyle ilgili bir kez daha uyarmak isterim yarın bunları dikkate almayanların o sorumluluğun altında ezileceklerini düşünüyorum.
Bu söylediklerim varsayımdan ibaret değil biraz araştırma yapılırsa ne derece haklı olduğumuz görülecektir elbette bugün bunları yazmak istemezdim ama aynı acıları yaşamak istemiyoruz.
Elbette ölüm hak buna yürekten inanıyoruz ama başkalarının hatasının bedelini de ödemek istemiyoruz.
Bir kez daha 17 Ağustos 1999 depreminde kaybettiğimiz bütün kardeşlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
O acıları bir kez daha yaşamamak dileğiyle…
Saygılarımla…